Genel
Osmanlı’dan kalma baruthaneye ilgi giderek artıyor
18.yüzyılda inşa edilen baruthane binası muhtemelen şimdiki Tarih Müzesi olarak kullanılan bina ile birlikte o zamanki Osmanlı devletinin emriyle inşa edilmiş.
Balkanlardaki baruthane binalarından özgünlüğünü korumuş tek baruthane Bulgaristan'ın Ardino (Eğridere) kasabasında bulunuyor.
Mimari kültürel deÄŸer taşıyan taşınmaz olduÄŸu ilan edilen bu yapı ilçe merkezinde Tarih Müzesi’nin bahçesinde bulunuyor. 18.yüzyılda inÅŸa edilen baruthane binası muhtemelen ÅŸimdiki Tarih Müzesi olarak kullanılan bina ile birlikte o zamanki Osmanlı devletinin emriyle inÅŸa edilmiÅŸ.
2013 yılında “Åžeytan Köprüsü’nden Ardino’daki Cennet Yollarına “ projesi kapsamında yapılan komple restorasyon ve konservasyon çalışmalarından sonra baruthane yeniden ziyarete açıldı. Proje, Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu tarafından devlet bütçesinden desteklenerek finanse edildi. Bu binadaki sergide Osmanlı döneminde kullanılan eski tüfekler, kılıçlar, hançerler ve baÅŸka silahlar yer alıyor. Her geçen gün ilçeyi ziyaret eden turistlerin ve misafirlerin bu sergiye gösterdiÄŸi ilgi artıyor.
Müzede küratörlük yapan Taner Çobanov, “Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu sınırları içindeki barut üretilen ve depolanan yapılara baruthane deniliyormuÅŸ. Ä°lk baruthaneler Sultan 2.Bayezid (1481-1512) döneminde inÅŸa edilmiÅŸtir. Baruthâne-i âmire denilen bu yerler Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu sınırları içindeki en önemli tesislerden biri haline gelmiÅŸlerdir” diye anlattı.
Sonra şöyle devam etti: “Osmanlıların evrimci fikirlerinden biri, tüm üretimin bir yerde yoÄŸunlaÅŸtırılması yerine imparatorluk çapında birçok büyük ve küçük baruthane inÅŸa etmektir. Birçok baruthane inÅŸa edilmesiyle çatışmalar, ayaklanmalar veya isyanlar yaÅŸanması halinde belirli bir mekanda bulunan askeri birliklerin tek başına, hızlı ve etkili bir ÅŸekilde karşı koymaları için imkan yaratılması düşünülmüştür.
Ä°lk önceleri sadece toplar barut üretilirken, yeniçerilerin ve sipahilerin tüfekle onatılması da, daha büyük çaplı barut üretim tesislerinin kurulmasını gerektirmiÅŸtir. Barut üretiminden, depolanmasından ve tedarikinden ilk baÅŸlarda Cebeci Ocağı'ndan Serbaruti (Barutçubaşı) sorumluydu, bu birlikte görevli askerlere de Cebeciler denilirdi. Yeniçerilerin ateÅŸli silahlarla donatılmasından sonra Yeniçeri Ocağı’nda da Barutçubaşı idaresinde bir barutçu birliÄŸi kuruldu.
Barutun kayıtlı ilk itici güç olarak veya topların kullanılması 12.asırda Çin’de Song Hanedanlığı döneminde bambudan yapılmış toplarda kullanılması denemeleridir. Daha sonra 13.asrın sonunda veya 14.asrın baÅŸlarında bambudan yapılmış toplar yerine bronzdan yapılmış toplar kullanılmaya baÅŸlandı. Min Hanedanlığı döneminde ((1368 – 1644) ilk topçu taburları kuruldu ve topçu birliklerinin rolü kat kat arttı.
Toplar, yoÄŸun olarak fetihleri sırasında MoÄŸollar tarafından kullanıldı ve onların aracılığıyla top teknolojisi Batı Asya ve Avrupa’ya yayıldı. SavaÅŸlarda barutu ilk kullanan devletlerden biri Osmanlı Ä°mparatorluÄŸudur. 1453 yılında Osmanlı PadiÅŸahı 2.Mehmet komutasındaki birliklerin o zamanki Konstantiniyye (Ä°stanbul) ÅŸehrini kuÅŸatması ve fethetmesi, belki de sonucu topçu birliklerden belirlenen stratejik önem taşıyan ilk büyük muharebedir. 29 Mayıs 1453 tarihinde yeniçeri birlikleri, ÅŸehre hücum edip, fethetmeden önce Macar asıllı Urban’ın yaptığı muazzam bronz topuyla üç ay boyunca büyük ÅŸehrin surlarını topa tutmuÅŸlardı”.
Henüz yorum yapılmamış.